uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
sabihaisik@outlook.com
Erteleme davranışı ve Motivasyon
11/01/2022 Erteleme davranışı ve Motivasyon Kabul edelim hepimizin
motivasyona ihtiyacı var. Ders çalışırken, işte çalışırken, üretken olmak için,
gezmek için bazen ev temizlemek için bile motivasyona ihtiyacımız oluyor. O
olmayınca hiçbir şey yapasımız gelmiyor. Peki bu durumun üstesinden nasıl
geleceğiz? Neden motivasyona ihtiyacımız var? Neden bazen motive
hissedemiyoruz? Ve ihtiyacımız olan o motivasyonu her seferinde nasıl
bulabiliriz? Motivasyon yani güdü; bireyin
hareket ve davranışlarını başlatan içsel güç, davranışlarımıza enerji sağlayan
güç olarak tanımlanır. Motivasyon içseldir ama motivasyonun kaynağı içsel ya da
dışsal olabilir. Erteleme davranışı ve tembelliği ekarte edecek dünyaca ünlü bir Japon
öğretisi olan KAIZEN yöntemi: Kai Japoncada değişim, zen ise
bilgelik demektir. Yani bilgece değişim gibi bir anlama çıkıyor. Bu öğretinin
temel olarak anlattığı şey şu; “bir şeye üşendiğinde ya da tembelliğin
tuttuğunda saatini bir dakikaya kur, başlat ve o işi istemesen de o sür boyunca
yapmaya çalış. Burada iki şey kazanmış oluyorsun: İlk olarak bir türlü
başlayamama psikolojisinin önüne geçmiş oluyorsun. Nasıl olsa bir dakika bari
başlayayım diyorsun ve konuya başlamış oluyorsun. İkincisi de kısa bir süre
bile olsa o konuyla ilgili bir ilerleme kaydettiğin için “ya kısacık sürede bir
şeyler yaptım. Başlamışken biraz daha devam ettireyim” psikolojisine
bürünebiliyorsun. Bu yöntemi mesleki gelişiminiz için, ders çalışmak için,
işinizle ilgili konularda, ev işleri ile ilgili konularda, kitap okumak için,
ibadetlerinizde bir çok alanda kullanabilirsiniz. Berbat hissettiğinde kullanabileceğin iki metot: İnsan bazen gerçekten berbat
hissedebiliyor ve hiçbir şey yapası gelmiyor. Böyle durumlarda bu iki yöntemi
kullanabiliriz. Değişim bazen içten dışa bazen dıştan içe doğru gerçekleşir.
İlk yöntem dıştan içe fizyolojimizi değiştirmekle ilgili. Kişisel gelişim
literatüründe yapana kadar taklit et diye bir kavram vardır. Üzüntülü mü
hissediyorum, kahkaha atacak bir yol bulurum, onları izlerim, onları dinlerim,
öyle ortamlarda olurum ya da öyle insanlarla birlikte olurum ve üzüntümü
üzerimden defederim. Vücut gerçekten böyle çalışıyor. Yani dışarının içeriyi
değiştirme gücü vardır. Dışarıdaki hareketlerimizi, davranışlarımızı,
bulunduğumuz ortamları değiştirdiğimizde dışarıdaki güçler fizyolojimizi
değiştiriyor. Halsiz, enerjisiz, tembel mi hissediyorsun. Ayağa kalk, yumruğunu
sık, ortam müsait ise şöyle güzel bir bağır: “Başaracağım. Ne var ki bunda?
Hepsinin üstesinden geleceğim. Daha önce yaptım. Bu sefer de yapacağım. Herkese
bunu ispat edeceğim! “ Hareketler duyguları değiştirir. Göreceksiniz fizyolojinizi
de dışarıda yapacağınız değişiklikler içerideki titreşimleri değiştirecek.
İkinci yöntem içeriye yoğunlaşmak, odağımızı değiştirmekle ilgili. Hüzünlü
şarkılar dinlersen üzüleceksindir. Harekete geçirici şarkılar dinlersen ya da
filmler izlersen, ortamlarda bulunursan harekete geçesin gelecektir. Neye
odaklanırsan ona dönüşmeye başlarsın. Neyi istersen, neyle uğraşırsan onu elde
etmeye başlarsın. Odaklandığın şey içsel enerjini değiştirir. Bu yüzden daima
enerji verici şeylere odaklanın ve onlarla haşır neşir olmaya çalışın ki
zamanla onlara dönüşmeye başlayın. Doğru arkadaş seçimi de bu konuya dahildir. Özet olarak bir daha bir şeye
motive olamadığında bir şey yapasın gelmediğinde önce fizyolojini değiştir,
hareketlerini değiştir ve odaklandığın şeyleri değiştir. Değişimi dışarıdan
içeriye doğru başlat ve sonuçlandır. Japon balığı gibi yaşamak: Japon balıkları ne ile meşhurdur?
Kısa süreli hafızaları ile. Ama Time dergisinde yayımlanan makalede günümüz
insanı odaklanmakta Japon balıklarının gerisine düşmüş durumdadır. Japon
balıkları 9 saniye odaklı kalabiliyor, şu anda günümüz insanı için bu süre 8
saniyeye düşmüş durumda. Şimdi konsantre oldun, her şey yolunda gidiyor,
canavar gibi çalışıyorsun sonra telefonundan bir yerden bildirim sesi geliyor,
İnstagrama bakayım diyorsun neler oluyor diye ve videolara dalıyorsun saatler
geçiyor. Tabi bunun farkında değilsin. Başını kaldırıyorsun bir bakıyorsun
birkaç saat geçmiş kısa videolar izleye izleye zamanı öldürmüşsün. Şimdi başa
dönüp o iş coşkusunu tekrar inşaa etmen gerekiyor. Sanırım bu herkese az çok
tanıdık gelmiştir. Akıllı insanlar hatalarından ders alır ama daha akıllı
insanlar o hatalar gerçekleşmeden önlem alır. Japon balıkları gibi yapmayalım,
odaklıyken, motiveyken, harıl harıl çalışıyorken nasıl avlanabileceğimizi
öngörelim ve o olaylar gerçekleşmeden avlanma gerçekleşmeden önünü keselim. 7 Derin neden metodu: Motive olamamızın en büyük
nedenlerinden birisi de görevimizin veya amacımızın ardındaki anlamı
kaybetmemizdir. Hırslarımız, sürü psikolojisi, yoğun hayatta koşturmak, herkes
gibi yaşamaya çalışmak… Öyle bir an gelir ki hayatımızda bir şeyi yapma
amacımız içsel amacımızla yani o olaya ilk gün başladığımız o nedenle artık
örtüşmüyordur. Ona hizmet etmiyordur. Bu olayı çözümlemek için kendimize
sormamız gereken sorular var. Örneğin; neden şu an yaptığın şeyi yapmaya
çalışıyorsun? Neden hayallerinin peşinden koşmaya çalışıyorsun? Mesela para
kazanmak için mi? Neden para kazanmaya çalışıyorsun? Ev, araba almak, dünyayı
gezmek, farklı insanlarla tanışmak için mi? Peki bunu neden istiyorsun? Yazar
Dean Graziosi’nin bu konuda çok güzel bir metodu var. 7 derin neden isimli. Gerçek
amacınızı keşfetmek için 7 kez derinlemesine; “Ben neden bunu istiyorum? Ben
neden bunu yapmaya çalışıyorum?” diye incelemeniz anlamına gelir. Bunu yapın.
İçinizde gömülü olan, belki kendinizin bile henüz keşfedemediği derin en temel
amaca ulaşacaksınız. Sevgini manipüle et ve eğlen: Sevdiğiniz bir iş seçin. Hayatınız
boyunca bir gün bile çalışmak zorunda kalmayacaksınız. Çoğu insan çalışmayı
eğlenceli bulmadığı için çalışmak istemez. Eğlence en iyi motivasyon
kaynaklarından biridir. Dünyanın en büyük futbol takımları futbolculara
milyonlarca dolar vermesine rağmen daha iyi çalışabilsinler daha çok motive
olabilsinler diye antrenmanlarını eğlenceli hale getirmeye çalışırlar. Şunu çok
net kabul ediyorum. Yaptığımız her şeye tutku duymak zorunda değiliz. Bazen
sevmediğimiz şeyleri de yapmak zorunda kalıyoruz bu hayatta. Ama her işimize
eğlence katabiliriz. Yöntem çok basit. Sevdiğimiz şeylerle yapmak zorunda
olduğumuz ama tutku duyamadığımız şeyleri bir araya getirmek. Burada birkaç
örnek verelim. Örneğin spor yaparken motive olmakta zorlanıyorsunuz. O zaman
dinlemekten çok hoşlandığınız bir podcast’i spor yaparken bir araya getirin. Ya
da odanızı toplarken evinizi düzenlemeye çalışırken çok sevdiğiniz bir müziği
dinleyin. Sevmediğiniz bir ders var ama çalışmak zorundasınız. Netlerinizi
yükseltmek zorundasınız. O zaman sevmemeye odaklanmak yerine kendinize günlük
hedefler koyun ve olayı manipüle edin. Olayı derse çalışmak değil günlük
haftalık hedefleri tamamlayıp ödülleri kapmaya dönüştürün. Ya da kafa dengi bir
arkadaşla çok sevdiğiniz bir ortamda çalışmayı deneyin. Bu değişiklik sizi
motive edebilir. Sorumluluklarınıza eğlence katmış olursunuz. Hazzı ertelemenin verdiği haz: Biliyorsunuz hayvanlar hazzı
erteleyemez. Ama insan olmanın getirdiği zihinsel ihtişam hazla adeta dalga
geçebilir. Onu ajandasına alabilir. Onu erteleyebilir. Onu daha sonraki bir
planının içine koyabilir. Şuan yapmak istemiyorum seni der. Daha sonra
görüşürüz der. Hazla adeta dans edebiliriz. Oyun oynayabiliriz ve bir insan
hayatında bir kez hazzı ertelemenin getirdiği keyfi keşfederse dünyadaki en
güzel lezzetlerden birini tatmış olur. Hazlara değil büyük ödüllere konsantre
olalım. Bu sırrı keşfettiğimizde sorumluluklarımıza daha fazla vakit
ayırabileceğiz. Çünkü yapmamız gereken bir şey olunca genelde yapmamamızın
sebebi karşımıza çıkan anlık hazlara kendimizi kaptırmak oluyor. Bugünkü
sorumluluklarımızı yapmayınca da gelecekte başımıza büyük belalar açılabiliyor.
Gelecekteki büyük problemlerin önüne nasıl geçebiliriz? Şu an onlar küçükken
küçük sorumluluklarımızı yerine getirerek. Yani hayalini erteleme. Hayalini
mahfedecek anlık hazlarını ertele. Konfor alanını terk et. Bunu yapmazsak eğer
aylar yıllar geçmiş biz kendimize meydan okumayı unutmuşsak eğer değişime
kapalı oluruz. Yeni bir yaklaşıma geçmemiz gerektiğinde de motivasyon
bulamıyoruz. İstediğimiz her şey konfor alanımızın hemen dışında. Değişim
gelişim kaçınılmaz. Dünya çok başka bir yere doğru gidiyor. Pasif tarafa
kalırsak, iyiye doğru gelişmezsek, kendimizi geliştirmezsek geride kalacağız,
çok şey kaybedeceğiz. Motive olamıyorum, bir şey yapamıyorum evresinden, süper
motiveyim, her şey harika gidiyor evresine kendinize uygun yöntemleri bularak
geçebilirsiniz. Uzman Klinik Psikolog Sabiha IŞIK |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde on |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, ç |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması ge |
Çocukların psikolojik açıdan önemli gelişim dönemleri - 17/05/2022 |
Çocukların en hızlı büyüyüp geliştikleri dönemdir. Fizyolojik olarak çocuğun kas ve motor gelişimi git gide ilerleme kaydetmektedir. Zihni berraktır. Dışarıdan ne gelirse zihnine alır. Bu hızlı gelişim döneminde de aile olarak onun gelişimine ciddi |
Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu - 26/04/2022 |
En son ne zaman sınava girdiniz? Hatırladınız mı? Muhtemelen heyecanlanmış hatta tam sınavdan önce endişelenmeye başlamış da olabilirsiniz. Buradaki stres gayet normaldir. Hatta daha dikkatli olmanızı sağlayacağı için yararlı bir durumdur. Ya sınavı |
Hangi durumlarda psikoloğa gidilir? Psikoloğa gitmeli miyim? Psikoterapiste gitmen gerektiğini nas - 19/04/2022 |
Yaşadığın sıkıntıların nedenlerini anlamak, bunlara çözüm bulmak için belki de youtube’dan birçok video izliyorsun, kitaplar okuyorsun ve kafanda bazı şeyler şekilleniyor. Bende bir şeyler var galiba diye düşünebilirsin. Psikoterapi almakta kararsız |
İradenizi nasıl güçlendirirsiniz? - 01/04/2022 |
İlk olarak bir deneyden bahsetmek istiyorum. Marshmallow deneyi. Uzun yıllar önce yapılan bu deneyde bir çocuk ve araştırmacıdan oluşan ortam oluşturuluyor. Çocuğun önüne Marshmallow (bir çeşit tatlı) konuluyor ve çocuğa deniliyor ki; “Şimdi ben oda |
Dikkat Eksikliği ve Odaklanma Sorunu - 11/03/2022 |
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu esasen çocukluktan başlayan psikiyatrik bir hastalıktır ancak sadece çocukluk çağına özel bir hastalık değildir. Esas nedeni beynin frontal lobunda yani alın üstündeki lobda yeterince beslenmenin veya kanl |
Öfke Kontrol Bozukluğu - 08/03/2022 |
Öfke kontrolü son zamanlarda çok sık karşılaştığımız bir sorun. Birçok insan bu nedenle çok mağdur oluyor. Öfke kontrolü sorunu olan kişi de, karşısındaki kişi de. Her insan öfkeyi yaşayabilir. 3-5 ayda bir hassas olduğu konularda kendini tutamayıp |
Devamı |